11 Temmuz 2012 Çarşamba

Büyük Patlama (Big Bang) Nedir?


Bundan 13,7 milyar yıl kadar önce tüm uzay, zaman, enerji ve madde, muazzam bir ateş topu şeklinde Büyük Patlama (Big Bang) denen patlama ile var oldu.

Büyük Patlama (Big Bang)
‘dan bu yana evren genişlemeyi sürdürdü, soğuyan kalıntılardan (Samanyolu dahil) gökadalar meydana geldi.



Tarih. 1916′da Albert Einstein kütleçekim teorisini (genel görelilik) en büyük kütleçekime sahip kütleye uyarladı; evren
Teorisi evrenin hareket halinde olması gerektiğini söylese de onun durağan olduğuna inanan Einstein, kendi denklemlerindeki mesajı kaçırdı.


Aleksandr Friedman (1922) – Georges Lemaitre (1927) gerçeği ayrı ayrı buldular. Evren “durağan” değildi, (Büyük Patlama’dan) “evriliyordu”.

Edwin Hubble 1929′da evrenin genişlediğini keşfetti. En yakındakiler hariç tüm gökadalar bizden uzaklaşıyordu. Ne kadar uzak, o kadar hızlı.
Gökadalar birbirinden uzaklaşıyorsa geçmişte daha yakınlardı. 13,7 milyar yıl önce bir aradaydılar. İşte bu Büyük Patlama (Big Bang)’ydı.


Evren küçükken daha sıcaktı (tıpkı bisiklet pompasıyla sıkıştırılan havanın ısınması gibi). Bu yüzden, Büyük Patlama çok “sıcak”tı.
Hoyle, Bondi ve Gold önerisi: “Durağan durum teorisi” (1948). Evren genişler ama boşluklarda yeni madde doğduğundan, evren hep aynıdır.
Bir radyo programında “Büyük Patlama” terimini ilk kez kullanan (1949), ilginçtir ki -Büyük Patlama teorisine inanmayan- Fred Hoyle oldu.



1960′larda radyo teleskoplarla uzak evrendeki kuasarlar görüldü. Bugünkü evrende yoktular. “Evrilen evren”, Büyük Patlama’yı destekliyordu.
1965, Arno Penzias – Robert Wilson, Büyük Patlama’nın “artık parıltısı”  ”kozmik arka plan ışınımını” buldu.



9 Temmuz 2012 Pazartesi

İnsanların Kaç Duyusu Vardır?


Cevap: 9

Aristo’dan kalma “Beş duyu” Hepimizin bildiği beş duyu (görme, işitme, tat alma, koku alma ve dokunma) ilk olarak Aristoteles tarafından sıralanmıştır; Aristoteles gösterişli olmasına rağmen genellikle yanılmıştır. (Örneğin kalbimizle öğrendiğimizi, arıların çürüyen boğa leşlerinden ortaya çıktığını ve sineklerin yalnızca dört bacaklarının olduğunu söylemiştir.) 

Üzerinde genellikle uzlaşılan dört duyu daha vardır:

1-Isı duyusu:
Derimizde ısıyı (ya da ısının yokluğunu) hissetmemizi sağlayan duyu,

2-Denge duyusu:
İç kulaktaki sıvı-içeren boşluklar, tarafından yönlendirilir.

3-Ağrı duyusu:
Deride, eklemlerde ve organlarda hissedilen acının algılanması. Tuhaf bir biçimde bu duyu beyni kapsamaz; beyinde hiç acı reseptörü yoktur. Baş ağrıları, göründüğünün aksine, beynin içinden gelmez.


4 İç algı (ya da "beden farkındalığı"):
Bu duyu, vücudumuzdaki bileşenleri görmediğimizde ya da hissetmediğimizde bunların nerede olduğunu bilinçaltında bilmemizi sağlar. Örneğin gözlerinizi kapatın ve ayağınızı havada sallayın. Ayağınızın vücudunuza göre nerede olduğunu yine de bilirsiniz

Duyuların sayıları daha da fazladır. Her nörologun bu dokuzundan daha fazla duyu olup olmadığı konusunda kendi görüşü vardır. Bazıları yirmi bir tane duyu olduğunu ileri sürer. Açlık bir duyu mudur? Ya da susama? Derinlik duyusu, anlam duyusu ya da dil duyusuna ne demeli? Ya da son derece ilgi çekici sinestezi konusuna: Müziğin renk olarak algılanabilmesi için duyuların çatışması ve birarada hareket etmesi.
Peki saçlarımız dikeldiği zamanki elektrik duyusu ya da yaklaşan tehlike duyusuna ne demeli?


Bunların yanında, hayvanların sahip olduğu ama bizde olmayan duyular da vardır
Köpekbalıklarının güçlü elektrik duyuları vardır; elektrik içeren bölgeleri fark ederler. Manye*tik duyusu, manyetik alanların algılanmasını sağlar ve kuşla*rın ve böceklerin uçma sistemlerinde kullanılır. Yankı duyusu ve "yanal çizgi", balıklar tarafından basıncı algılamak için kullanılır. Kızılötesi görüşünü baykuşlar ve geyikler tarafından geceleyin avlanmak ve yemlenmek için kullanılır.

Etkili bir beyin için 10 altın kural...

1- Beyin açık havadayken ve ayaktayken daha iyi çalışır. İnsan beyninin ayaktayken yaklaşık yüzde 10 daha fazla çalıştığı düşünülmektedir.
2 – Yürürken kolları sallamak beynin performansını olumlu etkiliyor. Önemli kararlarınızı açık havada, kollarınızı sağa sola sallayarak yürürken alırsanız daha başarılı olursunuz

3- Yabancı bir dil öğrenme beyni güçlendiriyor. Her gün birkaç yabancı ya da yerli yeni kelime öğrenip, kullanabilirsiniz. Sözlük okuyabilirsiniz. Alışveriş listesi veya telefon numaralarını ezberlemeyi deneyebilirsiniz.
4- Zihinsel jimnastik /antrenman yapın. Bunun için çeşitli bulmacaları çözebilirsiniz. Satranç gibi akıl oyunları oynayın.
5 – Rutin olarak tekrar ettiğiniz davranışlardan vazgeçin. Bazen telefonu sol elinizde tutun, çantanızı diğer elinizle taşıyın, evinize başka bir yoldan gidin. En azından bir günlüğüne televizyon kumandasını sık kullanmadığınız elinizde tutun.
6 – Entelektüel zevklerinizi geliştirmek için her gün mutlaka iyi bir özdeyiş antolojisinden birkaç cümle okuyun. Beyninizi kaliteli cümlelerle besleyin
7 – Her gün güzel bir resme veya fotoğrafa bakmaya çalışın. Estetik algınız, gördüğünüz estetik şeyler kadar gelişir.
8 – Sevdiğiniz bir müziği bir süre gözleriniz kapalı dinleyin. Beyin otoriteleri tarafından klâsik müziğin zekâya 7 puan ekleyebildiği iddia edilmektedir.
9 – Günde aklınızdan 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçer. Bu düşünceler ne hakkındaysa, hayatınız da ona göre şekillenir. Unutmayın, kafanızda en çok neyi düşünürseniz, hayatınızda da onu çoğaltırsınız.
10 – Bir konu hakkında düşünürken, nasıl düşündüğünüzü de gözlemleyin. Düşünmek üzerine düşünmek, beyin ve düşünce kapasitesini artırır.

8 Temmuz 2012 Pazar

İLGİNÇ YORUM :)

VATANDAŞ YÜZME BİLMİYORSA  BİZİM  SUÇUMUZ MU?          

  Geçtiğimiz günlerde Samsun'un Canik İlçesinde meydana gelen selde 9 vatandaşımız hayatını yitirmişti üstelik yanlış yere yapılan evlerin sorumlusu yine devletti. Toki binalarını sel tehlikesi barındıran araziye yapılaşma çalışmalarında bulunması oldukça ilginç.... 

Twitter ve facebook da bu konuyla ilgili oldukça mizahi eleştiriler yöneltilmişti yetkililere bir arkadaşımız 'Samsunda yanlış yere ev yapıyorlar sonra sel geldimi şikayet ediyorlar. Gidin evinizi Orduya yapın hiç olmazsa derelerin yukarı akma ihtimali var' gibi bir söz söylemişti :)                                                                                                                                                                          

Açılış

Uzun zamandır düşünüyordum internette hoşca vakit geçirebileceğim, güncel konuları mizahi bir tarzda takip edebileceğim, değişik insanların fikirlerini öğrenebileceğim bir internet sitesi var mı diye...

Sonradan dedim ki kendime bu siteyi neden sen oluşturmuyorsun? :) Tabi hadi deyince site kurulmuyor zorlukları da var bu işin. Olsun ben de blogla başlarım dedim ve bu bloğu açmaya karar verdim... :)
hepinize iyi eğlenceler şimdiden :):)

İletişim: onurozanbardak@hotmail.com
            http://www.facebook.com/onroznn 
            https://twitter.com/onroznn